18 Mart 2024 Pazartesi

Hatay Mutfağı, Lezzetlerin Başkenti-Yılmaz Parlar

  Hatay Mutfağı, Lezzetlerin Başkenti

Hatay Mutfağı, Tarih Ve Kültürle Harmanlanmış Bir Mutfaktır

Türkiye'nin güneyinde, tarihin derin izlerini taşıyan Hatay bölgesi, sadece tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda damak tadına hitap eden eşsiz mutfağıyla da dikkat çekmektedir.



Hatay mutfağı, Türk mutfağının en zengin ve özgün bölgelerinden biridir. Tarihi ve kültürel geçmişinin yansımalarını lezzetli yemekleriyle sunan Hatay, bir gastronomi cennetidir. Zengin ve çeşitli lezzetleriyle gastronomi dünyasında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.



Hatay mutfağının temel özelliklerinden biri, çeşitli medeniyetlerin etkisinde kalmış olmasıdır. Akdeniz, Arap, Hint ve Anadolu mutfaklarının birleştiği Türk, Yahudi, Ermeni ve Süryani gibi farklı kültürlerden izler bulunan bu etkileşim, Hatay mutfağını diğer bölgelerden ayıran unsurların başında gelir. Bu kültürlerin birleşimiyle ortaya çıkan yemekler, özgün ve lezzetli tatlar sunar. Birbirinden lezzetli yemekleriyle herkesin damak zevkine hitap eder. Herkesi kendine hayran bırakan bir deneyim sunar



Hatay'ın eşsiz coğrafyası ve iklimi, çeşitli tarım ürünlerinin yetişmesine olanak sağlayarak, mutfak kültürünün zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.

Bu nedenle Hatay mutfağı, hem Türkiye'nin hem de dünyanın en iyi mutfakları arasında yer almayı hak eder.



Coğrafi konumunun etkisiyle birçok kültürü barındıran ve sentezleyen bir yapıya sahip Hatay mutfağını tanıtan “Tennurden Ditse” belgeseli,  Başkanlığını Fahir Semir Abacı’nın yaptığı Hatay Dayanışma Derneğin ev sahipliğinde, Başkanlığını Gürkan Boztepe’nin yaptığı GTD Gastronomi Turizm Derneği üyelere gösterildi. Belgesel sonrası Konuşmacılar, Akdeniz'in taze ürünleri, Orta Doğu'nun baharatları ve yöresel malzemelerin buluşmasıyla ortaya çıkan lezzetleri, birbirinden özgün tatlarla damakları şenlendiren mutfak hakkında bilgiler sundular.



 Hatay mutfağının tarihini ve kültürel önemini vurgulayan, Hatay Dayanışma Derneğin düzenlediği Etkinliğe, Dernek üyeleri, GTD üyeleri, basın mensupları, gastronomi yazarları, restoran sahipleri, yöresel ürün üreticileri ve elit konuklar katılım sağladılar. Açılış Konuşmasında,  Başkan Fahir Semir Abacı özetle; “Toplantı amacımız Sümerlerden günümüze kadar taşıdığı tarihi kültüre işaret eden Tennurden Diste’, yani ‘Tandırdan Kazana’  isimli belgeseli izlemek.



 Hatay mutfağının tarihi kültürüne dikkat çekmek ve depremden sonra Hatay il ve ilçelerinde Hatay mutfağına uygun gastronomi sokaklarının planlanıp hayata geçirilmesi için dikkat çekmektir. Bu etkinliği organize ettiğimiz kişilere ve katılımcılara teşekkür ediyoruz. Hatay, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile bilinen bir turistik destinasyondur. Bu bölgede yaşanan depremler bile Hatay mutfağının zenginliğini yok edememiştir. 6 Şubat 2023 tarihli deprem sonrasında bu mutfağın ayakta kalması için desteklenmesi gerekmektedir. Belediyelerin Hatay il merkezi ve ilçelerinde gastronomi sokakları oluşturmayı planlamaları çağrısında bulunuyoruz. Bu konulardaki taleplerimizi belediye başkanlarına ileterek takipçisi olacağız. 'Tandırdan Kazana' belgeseli Hatay mutfağının tarihi kültürüne işaret etmektedir.”dedi



Belgesel Yönetmeni Prof. Dr. Sedat Cereci, Hatay mutfağının farklı kültürlerin birleştiği bir nokta olduğunu ve Hiristiyan, Yahudi, Sünni, Alevi,  Kürt, Türk, Arap, Ermeni, Rum, Süryani mutfak kültürlerinin harmanlandığını vurguladı

 Türkiye'nin gastronomi turizmi alanında öncü bir konuma gelmesine katkı sağlayan, Ülkemizin mutfak kültürünü tanıtarak ekonomik kalkınmaya da katkıda bulunan, Bu faaliyetler sayesinde Türkiye, gastronomi turizmi anlamında dünya çapında tercih edilen bir destinasyon haline gelmesini amaçlayan, GTD - Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, Hatay mutfağının Türkiye içindeki önemine ve bu güzel lezzetleri ortaya çıkaran  maharetli şeflerimize teşekkür etti.

 GTD Gastro Turizm Derneği, Türkiye'nin mutfak mirasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak için önemli bir köprü görevi üstleniyor. Herkesi bu lezzet dolu yolculuğa katılmaya ve Türkiye'nin gastronomi hazinelerini keşfetmeye davet ediyor.



Özellikle zeytinyağlılarıyla ünlü olan Hatay mutfağında, yöresel sebzelerin ve otların ustaca işlenmesiyle Hatay Dayanışma Derneğince ve Hatay’lı sponsor restoranlar tarafından hazırlanan yemeklerden Çorba, peynir  çeşitleri, babağannuc, haydari, tuzlu yoğurt, humus, yaprak sarma, İçli köfte, kaytaz, lahmacun, biberli ekmek, kömbe, iftarda konuklara ikram edildi. Damaklarda unutulmaz izler bıraktı

Hatay mutfağının şöhreti sadece ana yemeklerle sınırlı değil, tatlılar konusunda da oldukça iddialı olan  "Künefe ve kabak tatlısı ikramlar arasında oldukça ilgi gördü.

 Hatay mutfağının bu kadar zengin ve lezzetli olmasının sebeplerinden biri de, bölgenin tarihi ve kültürel geçmişidir. Hatay, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu da mutfağa farklı kültürlerin izlerini taşımıştır.

 yilmazparlar@yahoo.com

1 Mart 2024 Cuma

Lezzet Göçünün İzinde Aile Mirası Reçeteler-Yılmaz Parlar

   

 Aile Mirası Reçeteler- Kuşaktan Kuşağa Aktarılacak Lezzet Hazinesi

Geleneksel Yemek Tarifleri, Kültürel Mirasın Taşıyıcısı

Lezzet Göçünün İzinde  Aile Mirası Reçeteler




Gastronomi, sadece bir mutfak sanatı olmanın ötesinde, bir toplumun kültürel kimliğinin ve mirasının bir yansımasıdır. Bu bağlamda, aile mirası yemek tarifleri, geçmişin yaşayan birer anıtıdır. Her yemeğin içinde bir hikaye barındırdığı gibi, onları hazırlamak da geçmişin izlerini sürmek ve gelecek nesillere aktarmak demektir. Ailelerin mutfağında yankılanan bu lezzetler, kuşaktan kuşağa taşınarak yaşatılan bir hazine niteliği taşır.



Göçmen Artisan Bakery’nin desteği ile Selin Atasoy’un hayata geçirdiği, Sahrap Soysal’ın danışmanlığını yaptığı Okan Bayülgen’in katıldığı  “Aile Mirası Reçeteler” proje kapsamında kitabı tanıtıldı.




Quasar tower Dada Kabartt’de 29 Şubat 2024 Perşembe günü düzenlenen toplantıda Okan Bayülgen, Selin Atasoy, Sahrap Soysal konuşma gerçekleştirdiler

Kültürel Bağlam ve Değer; Yemek tarifleri, bir kültürün derinliklerine inmek için önemli bir pencere sunar. Her tarif, o toplumun tarihinden, coğrafyasından ve hatta inanç sistemlerinden izler taşır. Bir aile tarifi, sadece bir yemeğin nasıl yapıldığını değil, o ailenin geçmişine dair ipuçları da sunar. Kimi tarifler, bayram sofralarının, düğünlerin ya da özel günlerin vazgeçilmez lezzetleri olarak öne çıkar. Bu yüzden, bu tarifler sadece malzemelerden değil, aynı zamanda anılardan da oluşur.



Gelecek Nesillere Aktarılması: Aile mirası yemek tariflerinin önemi, gelecek nesillere aktarılmasında yatar. Bu tarifler, bir ailenin köklerini hatırlatmanın yanı sıra, yeni nesillere aidiyet duygusu aşılar. Anneannelerden, babaannelerden ya da aile büyüklerinden alınan bu tarifler, genç kuşakların kimliklerini oluşturmalarına katkı sağlar. Ayrıca, bu tariflerin kuşaktan kuşağa aktarılması, bir kültürün devamlılığını ve birliğini sağlar.



Yeniden Canlandırma ve Modernleştirme: Geleneksel yemek tarifleri sadece geçmişi hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda geleceğe de ilham verir. Modern mutfak teknikleri ve malzemeleriyle birleştirilerek, bu tarifler yeniden canlandırılabilir ve günümüz damak zevkine uygun hale getirilebilir. Bu, geleneksel lezzetleri yaşatmanın yanı sıra, onları gelecek kuşaklara da ulaştırmanın bir yoludur.





Aile mirası yemek tarifleri, sadece mutfakta değil, aynı zamanda bir toplumun kültürel ve tarihsel dokusunu korumanın bir yolu olarak da değerlidir. Bu tarifler, birçok neslin bir araya gelmesini sağlayan, paylaşılan anılarla dolu bir masa oluşturur. Onları korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak, kültürel zenginliğimizi ve aidiyet duygumuzu güçlendirir. Bu nedenle, aile mirası yemek tariflerinin önemi asla küçümsenmemeli ve her bir tarif, bir hazine gibi korunmalıdır.

 


 Aile Mirası Reçeteler” projesi, kapsamında farklı geleneksel reçeteler aracılığıyla bu tariflerin ait olduğu dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye göç eden ailelerin hikayelerini ve tariflerini kapsıyor.

Süryani, Ermeni, Musevi, Rus, Çerkes, Girit, Boşnak, Rum, Kürt, Arnavut, Bulgar ve diğer mutfak lezzetlerinin göçlerden sonra Türkiye’de nasıl yaşatıldığının ve aktarıldığının izlerini taşıyacak kültürlerin uyumunu işaretliyecek.

Aile Mirası Reçeteler, Kitabın içinde tarifi, yazısı olan “Mardin Bereketi” yemek kitabı yazarı Nadya Şener’e Aile mirası yemek tariflerinin önemini sorduğumuzda, “Kültürel mirasımızın korunmasında büyük bir rol oynamaktadır. Bu tarifler, yıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılarak geçmişten gelen bir lezzet yolculuğu sunmaktadır. Bu tariflerin değerini anlamak için; Kültürel Kimliği Koruma, Toplumun Tarihini Taşıma, Yaratıcılığı ve Yetenekleri Geliştirme, Lezzet Deneyimi, Birlik ve Dayanışmayı Teşvik, Gibi noktaları içerdiğinden önemlidir.” Cevabını alıyoruz.

 


Nadya Şener “Yani, aile mirası yemek tarifleri, kültürel mirasımızın önemli bir parçasıdır. Bu tariflerin korunması ve kuşaktan kuşağa aktarılması, geçmişimizi tanımak, birleşmek ve aidiyet hissi yaşamak için önemlidir. Ayrıca, bu tariflerin pratiği, mutfak becerilerimizi geliştirir ve bize özgün tatlar sunar. Aile mirası yemek tarifleriyle büyümek, kendimize ve köklerimize bağlılık duygusu geliştirir.” Şeklinde özetliyor.

 

 yilmazparlar@yahoo.com


12 Kasım 2023 Pazar

İSAŞDER- 9. Geleneksel Kahvaltısı -Yılmaz Parlar

   Lezzetin Sanatı, Aşçılarımızın Ustalığı Göz Kamaştırıyor 

Aşcılar, zengin bir kültüre ve lezzetli bir mutfak mirasına sahip olan önemli bir meslek grubunu temsil eder. Bu ustalar, yemek pişirme sanatında ustalıkla bezenmişlerdir ve gastronomi dünyasına büyük katkılarda bulunmuşlardır. Aşcılar, sadece malzemeleri pişirerek değil, aynı zamanda yaratıcılıklarıyla da öne çıkarlar. Her bir tabağın arkasında bir hikaye ve özenli bir emek vardır.



Başkanlığını Ahmet Karaman’ın yaptığı Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu'na (AGAFED) bağlı, 2014 yılında kurulan, Başkanlığını Adem Yılmaz’ın yaptığı, İstanbul Aşçılar Derneği (İSAŞDER), üyeleri ve misafirleriyle 9. Geleneksel Kahvaltısıyla  Felicita Cafe ‘de bir araya gelerek, yeni projelerini paylaştı. İSAŞDER güzel bir Gastronomi organizasyona imza attı.



Gastronomi dünyasının gerçek kahramanları olan aşçılarımız, sadece yemek pişirmenin ötesine geçiyor; adeta lezzetin sihirli dokunuşlarını sergiliyorlar. Türkiye'nin dört bir yanında bulunan aşçılar, görevlerini bir sanat formuna dönüştürerek damaklarda unutulmaz izler bırakıyor.



AGAFED Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu’na bağlı aşçılar, mevsimlerin ve bölgesel özelliklerin çeşitliliğini kullanan, yerel tatları ön plana çıkaran bir anlayışa sahipler. Bu, sadece yemekleri değil, aynı zamanda kültürleri ve toplulukları da birleştiriyor. AGAFED Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu’na bağlı aşçılar, geleneksel tarifleri modern dokunuşlarla birleştirerek klasikleşmiş lezzetlere yeni bir boyut kazandırıyor..

İstanbul Aşçılar Dernegi (İSAŞDER), 9. Geleneksel Kahvaltısı 



İstanbul Aşçılar Derneği Yönetim kurulu başkanı Adem Yılmaz açılış konuşmasında  “2 Şubat asırların felaketi 11 ilimizi vuran deprem felaketi sonrası Avrasya gastronomi ve Aşçılar federasyonu Başkanımız Ahmet Karaman ve yönetim kurulu olarak Hatay bölgemize intikal ettik. 

Ve deprem sonrası 2023 yılı takvimimizdeki tüm organizasyonlar festivalleri iptal kararı aldık. Ülkemiz bu asırların felaketini yaşarken bizler festival vs yapamazdık. Bu kahvaltımızda bir organizasyon değil özlem hasret gidermekti. Hala Hatay bölgemizde federasyonumuz ve derneklerimiz ile görevimizin başındayız.” Kahvaltı toplantısını ifade etti.

Başda mekanın ev sahipliğini üstlenen Atakan Ercan’a ve Kahvaltıya destek veren kuruluşlara teşekkür ederek sahneye davet etdi.

Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu'na (AGAFED) Ahmet Karaman yaptığı konuşma maiyeti; Her biri kendi alanında uzmanlaşmış ve yaratıcılıklarını zirveye taşımış olan aşçılarımız, sadece malzemelerle değil, aynı zamanda tutkularıyla da yemeklerine hayat veriyorlar. Mutfaklarını birer atölye gibi kullanarak, her bir tabaklarında özenle seçilmiş malzemelerle birleştirerek müşterilerine unutulmaz lezzet deneyimleri sunuyorlar.



Aşçılarımız, sadece mutfakta değil, aynı zamanda etraflarına pozitif enerji saçarak misafirlerini sıcak bir atmosferde ağırlıyorlar. Yemek yapma sürecini bir şölene dönüştüren bu yetenekli şefler, sadece karnı değil, ruhu da besliyorlar. Şeklinde yeni projeleri sundu.

İstanbul Aşçılar Derneği (İSAŞDER) Yönetim Kurulu Başkanı Adem Yılmaz’a projeleri hakkındaki sorumuza  “2024 Yılında bir çok projemiz var. İstanbul Lezzet Ve Kültür Festivali bunun başında geliyor” Cevabını aldık.

Başkan Adem Yılmaz kendisinden önceki  Başkanlara plaket sunarken Yönetim ve yedek yönetime aşçılık nişanesi taktı.

Rozet takılan yönetim kurulu asil üyeleri Başk Yrd Mehmet Gönül ,Şahin Elaldi,Yalçın Okuyucu ,Sadık Aybaş, Kadınlar Kolu Başkanı Hülya Bektaş..Yedek Yönetim Hasan İzan, Dilek Kıvılcım, Begüm Vardar , Ümit Eroğlu , Canan Ronaer Alagöz, dernek başkan asistanı Özge Çelen.. 



Gastronomi, insanların hayatında önemli bir yer işgal eden bir sanat ve bilim alanıdır. Lezzetli yemekler, kültürler arası iletişimi güçlendiren bir köprü görevi görerek insanları bir araya getirir. Her ülkenin kendine özgü mutfağı, tarihini, coğrafyasını ve kültürünü yansıtarak benzersiz bir lezzet zenginliği sunar. Şefler, malzemeleri ustalıkla kullanarak yemekleri sadece bir besin kaynağı olmaktan çıkarıp bir sanat eserine dönüştürürler.

Mutfaklarını birer sanat galerisine çevirerek sadece lezzetleri değil, aynı zamanda görsel bir şölen sunan, yaratıcılıkları, damaklarda bıraktıkları izlenimleri unutulmaz kılan bu usta aşçıların oluşturduğu Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu'na (AGAFED bağlı Dernekler;

AGAFED Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu Başkanı Ahmet Karaman, İstanbul Aşçılar Derneği (İSAŞDER) Yönetim Kurulu Başkanı Adem Yılmaz, Trakya Turizm Ve Gastronomi Derneği Başkanı Güner Şen, Elazığ Turizm Ve Gastronomi Derneği Başkanı Harun Seyran, Marmara Profesyonel Ve Aşçılar Derneği Başkanı Durmuş Yılmaz, AGAFED Öğrenci Başkanı Efe Yılmaz

yilmazparlar@yahoo.com


9 Kasım 2023 Perşembe

Gastronomide Rota Yalova-Yılmaz Parlar

   Gastronomide Rota Yalova

Medeniyetleri özel kılan sahip olduğu tarihi birikimden süzülerek gelen mutfak kültürüdür.Bir milletin kimliği olan sofra ve yemek kültürü o ülkenin tanınabilmesi için o ülkenin mutfak kültürünün mutlaka tanınması şartı önde gelir

Başkanlığını Gürkan Boztepe’nin yaptığı GTD Gastronomi Turizm Derneği ve Yalova Valisi Dr. Hülya Kaya’nın ev sahipliğinde “Yalova Gasronomi Günü” zirvesi düzenlendi.

Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.



Bunun bilincinde olan Yalova; Turizm ve Gastronomi türevlerince değerlerin katkıları ile “Yalova Gastronomi Günü” zirvesi ruh bularak, kendi mutfağını, ürünlerini ve turizmini tanıtmaya cesur adımlar atarak, ekonomisini canlandırmaya kilitlendi.

Her şeyden önce bir tarım kenti olan muhteşem bereketli çok verimli topraklar üzerindeki yeşil Yalova birçok kimliğe sahip nadir şehirlerimizden biri olarak sanayi kadar, tarih, kültür ve turizm açısından da değerli.



Yalova sahip olduğu tüm değerlerin yanında aynı zamanda bir turizm şehri. Turizmin en büyük tetikleyicilerinden bir tanesi de gastronomi. Turist geldiğinde yemek istiyor, içmek istiyor. İşte bu noktada var olan potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek niyetindeler. Coğrafi işaretli ürünlere sahipler, kadın kooperatifleri var. 

Mevcut potansiyeli daha yukarı çıkarmak, Yalova'yı bu coğrafyanın en ünlü gastronomi destinasyonlarından biri halinde getirmek için çalışmaları sürdüreceklerini vurguladılar.

Coffe Chef'te yöresel ürünlerle hazırlanmış kahvaltı tanıtımı ile başlayan “Gastronomi Günü” 250 civarında çeşit kuşun yaşam bulduğu harika Yalova Hersek Lagünde flamingoların izlenimi ile devam etdi.

Kuş Gözlem noktası ve binlerce tohumun yetiştirildiği Tıbbi Aromatik bitkiler bahçesini gezen Gastronomi Turizm Derneği üyeleri ve Basın mensupları, yapılan faaliyetleri Altınova Belediye başkanı Metin Oral tarafından bilgilendirildi.



Zaman zaman Yalova kenti için planladıkları projeleri paylaşan, Yalova Valisi Dr. Hülya Kaya Yalova'nın kendine has coğrafi işaretli ürünlerinin olduğunu ve bu ürünlerin Türkiye pazarında hak ettiği yere gelmesi için hep beraber el birliği ile çalışmak gerektiğinin altını kalın çizdi.

 Yürüyen Köşk-Termal Kaplıcalar 

Ata’mızın Yürüyen Köşk ile ilgili bilgiler ilgili Müze yetkilileri tarafından aktarıldı. Ata’mızın çınar ağacın dalı kesilmemesi için akıllara durgunluk veren mimarlık mühendislik ustalığı ile köşkün yeri kaydırılması doğa sevgi bilincini zihinlerde yankılandırdı.

Limak Thermal Hotel'de yenilen öğle yemeğinde Yalova’ya özel yöresel ürünlerle hazırlanan menü Şef tarafından tarifi açıklandı. Gastronomi tam not aldı.  

Yalova Gastronomi Günü Paneli 

Yalova Sanayi ve Ticaret Odası salonunda sektör için geliştirilen projeler panel ile sunuldu.

Panel,n moderatörlüğünü GTD Yön. Kur. Başkanı Gürkan Boztepe üstlendi. Turan Eselioğlu, Yalova Uygulama Oteli Şefi Ferit Usta, Hasan Soygüzel, Yılmaz Boz, Hüseyin Kurtoğulları ve Efsun Dindar gibi isimler panelistlerdi.

Son derece hiperaktif panel yürüten GTD Yön. Kur. Başkanı Gürkan Boztepe; Bu yıl ilk defa yapılan Sanayi ve Ticaret Odası sempozyumu toplantısı ile Gastronomi  sektörüne yeni bir soluk kazandırmayı ve sınırları ortadan kaldırmayı amaçladıklarını söyledi. 

Gürkan Boztepe, “Rekabet gücümüz, dünyaya hızla uyum sağlayan bakış açımız ve vizyonumuz sayesinde sınırları aşacağımıza inanıyoruz. Gastronomi Turizm sektörüne iş birliklerinin ve ortaklıkların kurulmasını cesaretlendirirken, yeni destinasyonlar ile kültürel deneyimler hakkında fikir alışverişleri yapacağız” dedi.  

Plantur Başkanı Hüseyin Kurtoğulları, Türkiye’nin Gastronomi alanında turizm gelirinin artması için Valiliklerin, Ticaret ve sanayii odalarının yurt içi ve yurt dışı kurumlarla yapılan iş birliklerinin önemine dikkat çekti. ‘’Önümüzdeki yıllarda Gastronomi  turizmi sektörünün dünya ekonomisindeki yerinin çok daha artacağını öngörüyoruz'' dedi. Paydaşlar arasında sinerjinin yakalanması açısından bilgilendirme   toplantılarının çok etkili ve önemli olduğunu düşündüğünü ekledi.


 

Yalova Valisi Hülya Kaya toplantıya ev sahipliği yapmaktan dolayı büyük memnuniyet duyduklarını vurgulayarak, GTD önderliğindeki toplantının sektöre yeni bir sinerji getirmesini beklediklerini belirtti. 

Yalova’yı layık olduğu yere çıkaracağı inancını tüm katılımcılara hissetdirdi

Başkan Gürkan Boztepe’ye GTD hakkındaki sorumuzu yönelttik; Boztepe,“Gastronomi Turizmi Derneği; firmaların sadece gastronomik anlamda değil A’dan Z’ye her konuda sektöre kazanımlarını sağlarken onların marka değerini arttırmak, pazar paylarını büyütmek, fuar ve kongre faaliyetlerini organize etmek, uluslar arası alanlarda firmaların danışmanlığını yaparak sektörde büyümelerini sağlamak, festivaller düzenleyerek her alanda onları görünür kılmak ve etkinlik/catering faaliyetlerini yürütmek amacıyla kurulmuştur.” Dedi

yilmazparlar@yahoo.com 

17 Ekim 2023 Salı

2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni-Yılmaz Parlar

 2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni

Başkanlığını Celal Toprak’ın (Yeni Platformlar Derneği (YAPDER) Bünyesinde Güvenilir Ürün Platformu tarafından  2. Güvenilir Ürün Zirvesi" ve "Feed the Future Ödül Töreni" 16 Ekim 2023 Pazartesi günü Florya Crowne Plaza Hotelde gerçekleştirildi.



Güvenilir Ürün Platformu Sekreteri Elif Aşlamacı Attepe’nin üstün gayretleriyle, Güvenilir Ürün Platformu tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future Ödül Töreni, 12 ülkeden gıda sektörüne yön veren isimleri İstanbul'da bir araya getirdi.



"El Ele" temasıyla gerçekleşen program kapsamında uzman konuşmacıların yer aldığı paneller, "israfa dur" diyen reçete denemeleri, workshoplar ve 12 ülkenin kamu ve özel sektör temsilcileri ile ülke masası toplantıları düzenlendi.

Gıda ve tarım sektörünü bir araya getiren Güvenilir Gıda zirvesinde önce Güvenilir Gıda önemine göz atalım;



Gıdanın önemi açıktır ve gereklidir. Gıda, insan vücudunun inşasında önemli bir unsurdur. Sağlıklı gıda bize gelişmek ve büyümek, aktif ve sağlıklı olmak, hareket etmek, oynamak, çalışmak, düşünmek ve öğrenmek için gereken besinleri ve enerjiyi sağlar. 

Yiyecek ve su vücudun beslenmesinin ve güçlenmesinin temel kaynaklarıdır ancak yediğimiz besinlerin birçoğunun herhangi bir besin değeri yoktur. 



Tam tersine diyabet, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bu nedenle vücuda yeterli besin değerini sağlayabilecek sağlıklı ve dengeli gıdaları tercih etmeliyiz. 


Besinler vücudumuzla, zihinsel ve sosyal sağlığımızla doğrudan ilgilidir çünkü her yiyecek veya sıvı, fiziksel ve zihinsel gelişimimiz için çok gerekli olan   karbonhidrat, protein , vitamin, mineral, yağ vb. belirli besinleri içerir.


Güvenilir Gıda zirveleri gıda israfını azaltarak sürdürülebilirliği artırmak;

Küçük işletmelere pazar erişimi sağlayarak ve istihdam yaratarak yerel ekonomiyi desteklemek, İnsanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahını iyileştirmek gibi farkındalığı artırarak temel faydaları sağlamaktadır.

Zirvenin sunuculuğunu gazeteci TV Programcısı Çetin Ünsalan üstlendi, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak açılış kısa konuşmasında bu sene ikincisini gerçekleştirdikleri etkinliğin tarım sektörüne katkılarından bahsederek, zirvede özellikle deprem bölgesinden gelen üreticilerin açtığı stantlar aracılığıyla oradaki üretimin desteklenmesi konusunda farkındalık yaratmak istediklerini açıkladı.

Propolis İnovasyon ödüllü BEOO arı ürünleri üreticisi BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı konuşmasında; “İklim krizin artık gündemde olduğu gıda üretiminin gündeminde olduğu şu günlerde ve Dünya Gıda Gününde bu çalışmanın gerçekleştirilmesi son derece önemli ve büyük bir sorumluluk bizim üzerimize düşen önemli bir sorumluluk.



Biz de bu sorumluluğu bilinciyle etkinliklerde daha fazla farkındalık yaratmak ve toplumda ileti artırmak için çabalıyoruz. 


Tabii ki bireyin en önemli hakkı olan yaşama hakkını ve yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu güvenilir ürünlere ve hizmetlere erişebilmesini sağlamak için kurduğumuz güvenilir ürün platformu, ailemiz yaptığımız bu çalışmalarla bu farklılığı artırarak aslında uluslararası seviyede bir bilinirlik ve ses getirmeyi amaçlıyoruz. 


Bugün bu arada yaşadığımız deprem felaketini de tabii etkileri ve izleri halen ülkemizde devam ederken hem Ziraat üretimi konuşacağız. Hem tarımsal  ekonomiye nasıl dikkat çekebileceğimizi el ele temasıyla bu yılın teması biliyorsunuz. 


El ele bu temayla bu tüm bu konuları ele alacağız. 

Israfa hep birlikte dur diyeceğiz. ve şartlar düzenleyeceğiz ve programla eş zamanlı olarak da depremler etkilenen tüm iller için perakende ile kooperatif el ele destekleri sektör profesyonellere yönelik kariyer toplantıları, beni hafife alma, inovasyon yarışması ve ödül töreni 


Bu akşam gerçekleştireceğimiz bir ödül töreninde 108 değerimiz tarafından 300 altmışa yarın başvuru 48 ismim bu akşam hep birlikte ödül alacak değerlendirildi. Hepsi çok kıymetliydi. Projelerin, jürilerin hepsi her projeyi değerlendirmediğini söyleyebilir. Yani ilişkili olabilecek konular ayrıştırıldı. Dolayısıyla tamamı bir değerlendirme yapıldığını da hatırlatalım. Gıda ve tarım sektörüne katkı sağlamak ve kırsal alanda ses getirmek amacıyla Türk insanına ses olmak amacıyla yaptığımız bu yarışmamızın her yere daha çok kişiye ulaşmasını ve sesini duyurmasını diliyoruz ve tabii ki üretici ve ürünlere ses olmasını diliyoruz. Kendini gelecek nesillerimizin ürünleri gıda ulaşmasına adamış sektör profesyonellerimiz, akademisyenlerimiz, üreticilerimiz ve gönüllülerimiz. Ayrıca bugün burada bulunarak farkındalığı katkı sağlayan herkesin dünya gününü kutluyorum.” dedi

 

Etkinliğin açılışında konuşan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Bağcı, zirvenin deprem bölgesindeki tarımsal üretim ve ekonomiye dikkati çekmek için "El Ele" temasıyla gerçekleştirilmesinin öneminden bahsetdi.

Bağcı, " Kent merkezleri ile birlikte kırsalın da hızlı bir şekilde ayağa kalkması için bakanlık olarak tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bölgeye 14 milyar TL'ye yakın tarımsal ödeme desteği sağladık. Bölgeden 300 bin ton hububat ürünü aldık ve karşılığında 1 milyar 600 milyon TL ödeme yaptık. Bugün kullandığımız tohumun yüzde 97'si yerli üretimdir. Son 21 yılda üreticimizi tarımsal üretime teşvik etmek için onlara reel olarak 850 milyar TL tarımsal destekleme ödemesi yaptık. Üreticimizin doğal afetlere karşı emeğini ve alın terini korumak için TARSİM'i kurduk ve bu kapsamda 20 milyar TL'ye yakın ödeme yaptık. Su, sulama ve toplulaştırma alanında 479 milyar TL yatırımla 9 bin 585 tesisi hizmete aldık. Kırsal kalkınma yatırımlarıyla hem üretimi hem de ürün işlemeyi destekledik.

Bu kapsamda yaklaşık 93 milyar TL hibe desteği sağladık. Bu yaptığımız çalışmalar neticesinde sadece bitkisel üretimde Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırarak 128,6 milyon ton üretim yaptık. Yine, hayvansal üretimdeki hayvan ve verim artışları ile büyük bir üretimin önünü açtık. Türkiye genelinde 7 bin 500'den fazla gıda denetçimiz ile yılda 1,3 milyonun üzerinde gıda denetimi yapıyoruz."şeklinde icraatlarını dile getirdi.



Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak da Bakanlık olarak yaptıkları çalışmaları paylaştı.

Özetle Uçarmak "Her ürettiğimiz ürünün bir niteliği olması lazım. İnsanları önce üretime teşvik etmek gerek. Üretimin sürdürülebilir şekilde planlanması çok önemli." dedi. 

Yörelere değer katan liderler ve üreten yöre üreten Türkiye Protokol imza töreninde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Ordu belediye Başkanı Hilmi Güler tarım ile ilgili son yaptıklarını söylediler 

İstanbul Valisi Davut Gül organizasyonun sektör için önemine işaret ederek, çiftçiye destek verilmesi, kadınlar başta olmak üzere kooperatifleşmenin sağlanması, kooperatiflerin ve ürünlerin markalaşması gibi konulara dikkati çekti.

"Herhangi bir yerdeki çatışma, tüm dünyanın gıda arz güvenliğini tehdit eder hale geldi" şeklinde olumsuz tarafını işaretledi.

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz da ​​​​​​​bugün gıda konusunda dünyanın gündeminde olan iki konunun "gıda güvenliği" ve "güvenilir gıda" olduğunu söyledi.

İstanbul Ticaret Borsası desteği ile düzenlenen Zirvenin workshopunda, Gluten Free Karadeniz Mutfağı reçeteleri hazırlandı.

İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı, Masterchef Serap Aktan, Nalia Mutfak Koordinatörü Volkan Aslan ve Nalia Yöresel Ürünler Sorumlusu Fatma Tarakçı’nın hazırladığı, mısır tatlısı, muhlama, turşu kavurma ve mısır ekmeği yaptılar.

Diğer workshopta israfa dur denildi. Danet desteği ile yapılan Atıksız Coğrafi İşaretler workshopunda Danet Kalite Güvence Yöneticisi Furkan Sungur Uluçay, Gastronomi Yazarı Talip Bayram, Masterchef Serap Aktan ve Gastronomi İçerik Geliştirici Gülçin Polat yer aldı.

“İş Dünyasından çevreye yeşil ışık” panelinde moderator Gazeteci Mehmet Uluğtürk Hollanda örneğini verdi.

Hollanda yüzölçümü Güneydeki üç şehrimiz kadar Hollanda tarımsal ihracatı 236 milyar dolar. Adana'nın, Mersin'e, Osmaniye'nin tarımsal ürünün ihracatından 6 milyar dolarlık gıda ihracat gerçekleştirdiler.



Saydığım 3 kentin ihracatının toplam 6 milyar dolar içinde,tarımsal makinemiz var, yazılımımız var, her şeyimiz var. 6 milyar dolar... 

Yeşil mutabakatla son yılların en popüler konusu. Sürdürülebilir çevre en önemli konulardan ben ilk sözü Leyla Alaton’a  vermek istiyorum,” dedi


Leyla Alaton, “Sizden aldığım ilham kadarıyla konuşacağım ama, ilham verici bir konuşmaydı. Biz herhalde konuya bu kadar uzak. Uzak ve problemlerini bilmeden girmiş bir holdingiz yani. Eğer siz problemler var, ben uzak durayım derseniz hiçbir işe giremezsiniz ama değerlerimiz prensipleriniz ve şirket misyonunuz eğer uyuyorsa hiçbir zorluk yolunuzda sizi yıldıramazsınız. 

Peki biz o şekilde bu yola çıktık. Belki takip etmişsinizdir ki, emin ettiğiniz jeotermal saracılıkla işe başladık ama işi, tohum ve mikrogram gübreye kadar götürüyoruz ve asıl beni en çok memnun eden bütün bu grupların başına, Tamek eski Genel Müdür Melike Koçoğlu geldi. O da bu ay itibariyle daha yeni başladı. 


Çok heyecan verici en azından o kadar insana dokunan bir konu ki. Yani sabah böyle akşam yaptığımız bir şey. Hiç kimsenin bu konunun dışında bir fikri olabileceğini düşünmüyorum.” dedi


Leyla Alaton Karbon ayak izlerinden bahsetdi internet aracığı ile alınan üzerine binen temel ihtiyaçlarımızın israfları maliyetleri örneklendirdi. Fethiye’nin organik lezzetlerinden bahsederek örnek olarak gösterdi.  

  

BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı Kendi öz geçmişini, ailesinin Tıb sektöründen oluşunu kendi çocuğunun örneğinden yola çıkarak arı ürünleri serüvenini özetledi.


“Propolis aslında baldan farklı bir ürün. Arıların, ağaçların yaprak sap ve tomurcuklarından topladığı ürün. Üçlü bir antioksidan aslında doğadaki en güçlü doğal antioksidan arılar da bunu kovanda her petek gözünün içerisine kaplıyorlar.


Bakteri, virüs ve mantarlarda darp duruyorlar ve bu amaçla kullanıyorlar aslında. Dolayısıyla biz insanoğlu da aslında ülkemizde yok olup gitmekte olan ya da heba olmakta olan bir değerin, farkına varıp bunu ortaya çıkardım diyebiliriz. Aslında tam olarak yaptığım şey bu. Çünkü Türkiye olarak aslında dünyada arıcılıkta üçüncü büyük ülkeyiz. Çin'den ve hindistan'dan sonra 8. 2.000.000 arı kovanımızla ve 75.000 aracımızla dünyada üçüncüyüz. Ülkemiz sadece bol üretiyordu. 

Diğer katma değerli adı ürünlerin propolis ar üstü tüm polen arı ekmeği arı zehirli gibi bunların üretimi yok. Derece kadar azdı ve ticari boyuta ve ürünümüz yoktu. Ülke olarak yani aracıların bireysel kendi yaptıkları veya çevrelerini yaptıkları uygulamalar vardır. Transferda diğerleri Anadolu ürünlerimizi üretilmiş katma değer ağır ürünleri hiç yoktu. 12.000 bitki türümüz var. 

8. 2.000.000 arı kovanımız var. Neden sadece bal üretelim? Neden propolis arı sütü arı ekmeği ham ham? 

Bal, polen, ariz zehri gibi kapma değerli arı ürünleri üretilmesi ülkemde ve neden çinliler yeterli gelsin? Çin'den ithal gelenler de gerçek olsa yine başımıza koyacağız. Onlar da sahipte yani içerisine işte orada bazı büyük ihracat yapan Çinli firmalar gene aracı yapmıyor. Bakın onu da söyleyeyim, çin'in arıcısı da yapmıyor ama firmalar yapıyor. Bazı firmalar bunu çoğaltıp içine işte bir ara bir propolis koyup 99 katkı maddesi boya koyup dünyaya satıyorlar. Ülkemize gelen de oydu, neden dedim. 

2.013 yılında istanbul Teknik Üniversitesi ara tekno kentleri firmamızı kurduk. 

Eşim ben ve sevgili hocamız, profesör doktor Dilek Boyacıoğlu, birlikte sadece aracım sektörü için de çok sayıda proje gerçekleştirmiştik ve gerçekleştirmeye devam ediyorduk. Kurarken de maddi kaynağınız var mıydı diye sorarsanız yoktu. Ne kaynağımız vardı, bilgi kaynağımız vardı. Tabi ki işin bu kısmı çok önemli. Yani yaptığımız işi iyi bilmek çok önemli ama bilmek iyi bilmek de yetmiyor. Az önce Leyla Alaton  söylediği gibi ölçek yüklü miktarda üretebilmek. 

Çeşitlendirebilmek, dünyaya satabilmek, bunları yaptığınızda gerçekten ülkenize bir katkı yapmış oluyorsunuz ve sektöre bir katkı yapmış oluyorsunuz. 

Biz bu sıfırdan çıktığımız yolculukta öncelikle devlet desteklerini araştırdık. Kadın girişimciliği desteklerini araştırdık. Nitekim o zamanlar da vardı, hala var. KOSGEB arge projesi tübitak arge projesi, İstanbul teknik üniversitesi'nin ar ge teşviklerinden yararlanarak çeşitli bankaların verdiği kadın girişimciliği kredilerinden yararlanarak ve ne mutlu ki ülkemizde kadın girişimciliğini destekleyen dernek ve kurum ve kuruluşların eğitimlerine katılarak onların netlerine girerek yani sıfırdan kurduğumuz sistemde şu an 36 ülke ihracat yapıyoruz. Yüzün üzerinde ürünümüz var, hepsinin formülü kendi tesislerimizi kendi arge merkezimizde geliştirildi. Hem 30 personelimiz çalışıyor. Arge merkezinde hem de üniversitelerle ortak çalışıyoruz yaptığımız. 



Her ürünün etkisini klinik çalışmayla ispatlayıp bunları da literatüre kazandırarak Anadolu propolis, Anadolu arı ürünleriyle yani bunu da markalaştırarak çünkü tamam arı ürünü deyince dünyanın her yerinde arı ürünü var. Peki Türkiye'ninkinin farkı ne? Anadolu'nun öbürlerinin farkı ne? Bunu da anlatmanız ve bunu da dünya markası yapmanız gerekiyor. Bütün bunları da bu katma değerleri de üstüne koyarak tabiri caizse hiç durmadan arı gibi çalışarak sadece ülkemizde değil dünyanın birçok ülkesine de gidip oralarda da konferanslar, seminerler, fuarlar, standlar sürekli. Bunları anlatarak, geldiğimiz 10 yıllık yolculukta. Epey bir yol aldık ama gidecek bunun daha belki 10 katı daha yol var. Biz bu yolculuğa devam edeceğiz. Bir farkındalık yarattık.”açıklamalarda bulundu



Zirvede Deprem Bölgesine Destek

Zirvede depremden etkilenen tüm iller için "Perakende ile Kooperatif El Ele masaları" kuruldu. Bölgeden gelen kadınlar ürünlerini sergileyerek, katılımcılara kendi ürettikleri ürünleri tanıttı.

Kahramanmaraş'tan gelen ve "Maraş Mutfağı" ismiyle bölgeye özgü ürünleri üreterek hizmet veren iki kardeş kadın girişimci Rukiye Demir ve Duygu Şan, depremde yıkılan işletmelerinin ardından zor koşullarda üretime yeniden başladıklarını, sosyal medya üzerinden yaptıkları ürünleri alıcılarla buluşturduklarını belirtti.

Feed the Future Ödülleri, alanında uzman 104 jüri üyesi tarafından kapalı oylamayla belirlenirken Zirve kapsamında gerçekleştirilen "Feed the Future Ödülleri"nde 33 farklı kategoride ödül sahibini buldu.

Gıda güvenliği gibi, Sürdürülebilirlik,  tüm tedarik zincirini kapsar ve gıda üretiminde yer alan herkes sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirebilir. Bu, üretim ve işleme sırasında tedarik zinciri boyunca üretim tarımı ve doğal ve sentetik kaynakların kullanımından kompostlama, paketleme, geri dönüşüm ve gelecekteki üretim ihtiyaçlarını karşılamamıza olanak tanıyan diğer birçok uygulama ile perakende ve tüketici seviyelerine kadar uzanır. 

Tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir uygulamalara çok fazla zaman ve çaba harcanmasına rağmen, bazı zorlu noktalar var ve güvenli ürün elde etme hedefi sürdürülebilir uygulamalarla uyumlu değil. Sürdürülebilir uygulamaları takip ederek gıda güvenliği gibi başka bir faktörü değiştirerek nasıl başka bir potansiyel sorun yarattığımıza dair örnekler var


yilmazparlar@yahoo.com

10 Ekim 2023 Salı

Adana Lezzet Festivalde Osmanlı Seçkileri-Yılmaz Parlar

  Adana Lezzet Festivalde Osmanlı Seçkileri

Milletlerin tarih boyunca doğayla girdikleri etkileşim sonrasında tecrübeyle oluşturdukları yemek kültürü onların damak zevkini, zerâfetini ve beslenme alışkanlıklarını yansıtmaktadır.



7.Uluslararası Adana Lezzet Festivalde; Bilal Uludağ’ın Başkanlığını yaptığı Sarıçam Belediyesi Standında Duayen aşçı, yemek uzmanı, Recep İncecik ve Ödüllü şeflerimizden Reşat Aydın Adana’nın kadim 2  seçkisini sundu. Tariflerini verdi.

Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne hocalarından Mehmed Kâmil'in 1844'ten sonra yazdığı ve 1844'te taşbaskı halinde yayınlanan ilk yemek kitabı olan Melceü't-Tabbâhîn'iyi dahil tüm Osmanlı yemek kitaplarını kütüphanesinde bulunduran  konusunda Osmanlı Yemekleri duayen aşçı, yemek uzmanı, Recep İncecik sayısız denemelerle damıtma usulüyle gerçekleştirdiği, unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı şerbetlerinden  tarifini paylaştı. Çağrıda bulundu..Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz.. "Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin"



Recep İncecik Adana’nın tüm baharatların kullanıldığı Haşlama şerbeti ile Soğuk meyan köklü karanfilli şerbet ve nar, kızılcık daha bir çok meyve katkılarıyla sıcak şerbeti hazırladı.


Şef Reşat aydın, Diykebrige aşı yemeğini yaptı.

Cildi güzelleştirin hazmı kolaylaştıran 600 yılık unutulmuş bir lezzet olduğunu söyleyen Şef Reşat aydın, “Yaptığımız yemek 1400 yıllarına ait güzellik iksiri unutulmuş bir lezzet” olarak tanımlıyor.



“Diykebrige” 14. yüzyılda Osmanlı Mutfağı’nda cildi güzelleştiren bir yemektir. Osmanlı Mutfağı’nın günümüzün modern mutfak literatürünün ilerisinde, sağlıklı tıbbi nitelikler taşıyan, dünyada eşi benzeri olmayan tıbbi faydaları anlatan ve mutfak hiyerarşi sisteminin baş mimarı, başlı başına bir füzyon mutfak niteliğini taşıyan engin eşsiz bir mutfak kültürü olduğunu söylüyor Reşat Aydın



Reşat Aydın “14. yüzyılın sonu, 15. yüzyılın başlarında, kaleme aldığı yazmalarıyla, Anadolu coğrafyasında adını duyurmuş meşhur bir hekim olan Muhammed bin Mahmûd-ı  Şirvâni’nin, sağlıklı yiyecek içecek, giyecek, spor, ilaçlar gibi muhtelif konulardan bahseden “Ya’kübiyye”  adlı eseri bulunmaktadır. Sağlık koruma prensipleri, ağır ve hafif yiyecekler, yaz ve kış sporları, ata binme, uyku düzeni, teskin edici ilaçlar, bazı ilaç tertipleri, bazı bitki çaylarının, infizyon ve dekoksiyon halinde hazırlanmalarından da bahseden, “Ravzatu’l-ltr” adlı eczacılıkla ilgili bir eseri de vardır.

Tarihin en büyük hekimlerinden biri olan, Muhammed bin Mahmûd-ı  Şirvâni’nin, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde bulunan, ilk sayfası eksik ve son sayfaları olmayan adı belirsiz olan yazma yemek kitabında, insan sağlığına etkilerini belirtir. Cildi güzelleştiren “Diykebrige” adlı bir yemek tarifi ve faydalarını eserde anlatır.”  Diyen Aydın

“Diykebrige, cildi güzelleştirir, yiyecekleri sindirir, iştahı açar, ağız kokusunu giderir, buharın beyine çıkmasını engeller, yemeklerden sonra ekşi geğirenlere, kalp ağrısına, kusmaya ve balgamdan dolayı oluşan baş dönmesine son derece faydalı bir yemektir. Bu güzide yemeğin tarifini sizlerle paylaşırken, unutulmuş, güzellik iksirini denemenizi bir şef olarak tavsiye ediyorum.” şeklinde faydalarını sıralıyor.



Diykebrige Aşı

Malzemeler: 100 gram sadeyağ (tereyağı), Yüz gram kuyruk yağı (çok küçük doğranmış), 500 gr kuşbaşı doğranmış kuzu eti, Yarım su bardağı akşamdan ıslatıp yıkanmış nohut, Bir baş soğan, 750 gram küçük baklava dilimi şeklinde doğranmış pırasa, 8 adet dövülmüş kırmızı tane biber, Bir kaşık sirke, 100 gr çekirdekleri çıkarılmış kızılcık, Yarım bağ doğranmış taze kişniş (aş otu), 4 adet taze defneyaprağı, Bir tatlı kaşığı dövülmüş kuru kişniş, Yeterince tarçın, yeterince kemik suyu, Bir tatlı kaşığı bal.

yilmazparlar@yahoo.com


26 Eylül 2023 Salı

Adana’ya Gelin Ciğerimi Yiyin-Yılmaz parlar

   Adana’ya Gelin Ciğerimi Yiyin

6-7-8 Ekim 2023 tarihlerinde gerçekleşecek 7’nci Adana Lezzet Festivalin tanıtımı İstanbul Ortaköy Feriye Lokantasında yapıldı. Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar, yaptığı  konuşmasında “Adana’ya Gelin Ciğerimi Yiyin” dedi



Festivalin tanıtım toplantısına Adana Valisi Yavuz Köşger, Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Teknik Direktör Fatih Terim, Ünlü Şef Somer Sivrioğlu ve Sanatçı Haluk Levent başta olmak üzere ünlü Adana’lılar katıldılar.




Festivalin tanıtımını sonrasında Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Adana Valisi Yavuz Köşger mangalın başına geçtiler ve bizzat kendilerinin hazırladığı Adana ciğerini ve Adana kebabını davetlilere ikram ettiler. 



Lansmanda kısa film sonrası program açıklandı. Festivalin kilit isimlerinden İş insanı Ebru Koralı Adana’nın gastronomi hakkında bilgiler aktardı.



Adana Valisi Yavuz Köşger, ‘’Adana’nın en büyük özelliği  gastronomi mutfağı, kendine özgü pişirme, sunma ve ikram etme, misafirlerini ağırlama alışkanlığıdır.  Bu turizm açısından önemli bir husustur.” Turizmi geliştirmek istiyorsanız bir dinamo bir lokomotif belirlemeniz lazım. Adana’nın turizmdeki lokomotifi gastronomidir, lezzettir, mutfağıdır, misafirperverliğidir, sunum tipidir. Gözünüz şenlensin, gönlünüz doysun. Arkasından tabii ki o enfes yemekleri, damak çatlatan lezzetleri ile bedeniniz ve ruhunuz doysun. Onun garantisini veriyorum” dedi.



Vali Köşger, “Adana'da aslında lezzet 365 gün boyunca yaşanıyor ama zirveye ulaştığı bu lezzetin, bütün lezzet bileşenlerini aynı ortamda buluştuğu 3 gün yaşayacağız. Bütün hemşehrilerimizi, vatandaşlarımızı, tüm Türkiye'yi bu 3 günlük şölene bekliyoruz. Lezzetin zirve yaptığı Adana'da,  Adana'nın akla gelen bütün lezzetlerini aynı alanda buluştuğu ve en üst sunumlarını gerçekleştirdikleri bir şölen olacak inşallah. Bu şölen havasında ise bütün hemşehrilerimizle olmak istiyoruz. Bu yıl katılımın 1 milyonun geçmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.



Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ise “Böyle bir kentin belediye başkanı olmaktan çok mutluyuz, gururluyuz. Adanalı olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Adana, biliyorsunuz ki tek yönlü bir kent değildir. Sadece lezzetle anılmıyor. Sanatla, kültürle, tarihle, sıcakkanlı insanlarıyla, doğasıyla, deniziyle hakikaten çok çok önemli değerleri var. Bir anda o kadar çok değeri bir anda barındırabilen başka bir kent var mı dünyada? Bilmiyorum varsa bile sayısı çok azdır. Dolayısıyla Lezzet Festivali de Adana'ya yakışır bir biçimde oluyor. Yani lezzet deyince ilk başta Adana akla gelir” sözleriyle lezzet şehri olduklarını vurguladı.



Cumhuriyetin 100’üncü yılında, ‘erken Cumhuriyet dönemindeki menüler’ ana odağında düzenlenen festivalde “davetler ve yeme içme kültürü, cumhuriyet dönemi sofralara gelen kadın erkek eşitliği, Türk mutfağının bugünkü imajı, Türk girişimcilerin marka restoranları sayesinde Türk Malı ürün ve hizmet kalitesinin dünya ile buluşmasından zeytinyağına, yerli malların ihracat potansiyeli’ gibi konular ve çok çeşitli konular ele alınacak.


yilmazparlar@yahoo.com

Hatay Mutfağı, Lezzetlerin Başkenti-Yılmaz Parlar

    Hatay Mutfağı, Lezzetlerin Başkenti Hatay Mutfağı, Tarih Ve Kültürle Harmanlanmış Bir Mutfaktır Türkiye'nin güneyinde, tarihin derin...